- koyu kestane
- adj. auburn
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
bitüm — is., jeol., Fr. bitume 1) Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt maddelerinin genel adı, yer sakızı 2) Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
doru — sf. 1) Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan (at) 2) Kızıl (at donu) Birleşik Sözler yağız doru kestane dorusu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kumral — is. 1) Koyu sarı veya açık kestane rengi 2) sf. Bu renkte olan (kimse veya şey) Şimdiye kadar hiç böyle kırmızıya çalan kumral kadın görmemişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
renk — is., gi, Far. reng 1) Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu, Amerikan boksörlerine benziyordu. A. Gündüz 2) mec. Nitelik İşin rengi değişti. Birleşik Sözler renk… … Çağatay Osmanlı Sözlük